The mind is its own place and in itself, can make a Heaven of Hell, a Hell of Heaven.
Paradise Lost, John Milton

7 Eylül 2010 Salı

GÜN 2

Bugün yine taşındım!..
Sabah koşusu artik mazide kaldı, yeni trend, sabahları kalkmak ve bir evden başka bir eve taşınmak.
Şaka bir yana, dün gece bahsettiğim çocuk gürültüsü vardı ya, hiç azalmadı ve arttıkça arttı, gerçekten, nasıl bu kadar gürültü yapılabilir çok merak ediyorum, çocuklar aynı anda hem top oynayıp hem zıplayıp hem bağırıyorlardı ve bunu saatlerce yaptılar. Gece gürültüden hiç uyuyamadım. Diyeceksiniz ki çocuklar uyumadı mı, hayır çocuklar 11 gibi uyudular, ondan sonraaa… Kısaca çok hareketli bir geceydi. Sabah da 6da yine kapı çarpışları ve bağırışlarla uyandım. Dedim ki: Bugün buradan taşınıyorum.
Kaldığım ev kompleksinin ofisi 8de açılıyor, 8e çeyrek kala ordaydım. İlgilenen kadın da gelmişti, içeri fırtına gibi daldım ve anlattıkça anlattım. Bu arada sinirli olduğumda İngilizcem sular seller gibi oluyormuş onu da öğrendim. Neyse kadın hemen bana yeni bir dairenin anahtarını verdi, bu sefer 1. kattayım ama daire çok daha yeni, plazma tv’m var. :) Sonuçta sabah derse gitmeden önce eşyalarımı buraya taşıdım. İnsan deneyimden öğreniyor, bu sefer bir market arabası buldum ve eşyalarımı onunla taşıdım. Görmeniz lazımdı, bütün eşyalarını o arabalarda taşıyan homeless lar gibiydim. Çantalar, kitaplar, ayakkabılar, tencere içinde bamya yemeğim. Ne oldum demiycen.
Yeni evimde de internetim çalışmıyordu. İlk aklıma gelen,bugün blog yükleyemiycem, daha ilk günden s..tım!!! oldu. Hemen ofise gittim, kadın ilgilenicem dedi ama suratı şöyle diyordu: İL-Gi-LEN-MİY-CEM. Napalım dedim ve dersime yetişmek için bisikletime atladım. Salı ve Perşembe günleri 760 ve 754, pazartesi ve perşembeleri 505 dersim var. Bugun Salı olduğu için günüme sevgili Julie hocamla başladım. Kadın mükemmel! İdolüm. Buraya gelene kadar stokastik yöntemleri sevmediğimi sanıyordum, meğersem sevmediğim ders değilmiş. Bunu anlamak beni o kadar mutlu etti ki anlatamam. Artık her derse mutlu gidiyorum.
Öğle yemeğimizi Müge, Gökçe, Korhan ve ben, favori lokantamız olan Mediterranean’da yedik. Lübnan yemeği “zaki” yeni favorim. Öğleden sonra lojistik mühendisliği dersine de girdikten sonra eve döndüm ve süpriizzz!!! Tabii ki de internetim yapılmamış. Bir hışım (ki ne hışım) ofise gittim, dediler ki benim internet servisini aramam gerekiyormuş, bu anda resmen koca kadını azarladım. Şu anda biraz utanıyorum bu yüzden. Neyse aklıma eski dairemdeki modemi almak geldi. Geldim internet servisini aradım, telefondaki sevindirik insan, Edward, maalesef yardım edemedi. Ben de umutsuzca eski modemimi taktım ve çalıştı!!! Meğer tek sorun modemmiş. :)
Bu günü de böylece atlatmış olduk. Şimdi biraz ders çalışiyim yoksa 5. kuralı çiğnemiş olacağım. Yarın taşınmamayı umuyorum, pilatesin suyu mu çıktı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder